(8 Ağustos 2018 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Bunca yıllık kariyerini “Kırık Kalpler Albümü” gibi bir başyapıtla taçlandırırken kuşkusuz müzik listelerinde başa güreşmeyi beklemiyordu Sertab. Zira o kaygıda ve mantalitede bir albüm değildi o. Olur öyle; arada prestij işleri yapar, sonra yine popülist işlere de yüz verirsiniz. Bunda bir sorun yok. İş ki dengeyi tutturun.
Sertab Erener’in yeni teklisi “Bastırın Kızlar”, geçtiğimiz günlerde Kala Müzik etiketiyle yayımlandı. Şarkının bestesi Ersel Serdarlı’ya ait, sözleri Can Bonomo yazmış, düzenleme ise Emre Kula tarafından yapılmış. İyi beste yapan, iyi söz yazan ve iyi düzenleme yapan üç isim, iyi şarkı söyleyen bir isimle bir araya gelmiş anlayacağınız. Peki sonuç?
Şarkı bir reklam filmi şarkısı gibi. Gayet hesaplı kitaplı yazılmış bir proje şarkısı. Bu yüzden de her şeyden önce samimiyetsiz ve sevimsiz. Dinlerken insan bu neyin isyanı, neyin agresifliği, niye sokaklara çıkıyor bu kızlar diye sorası geliyor insanın. Bir feminist manifesto mu? Peki adamlar egodan gemiler yapmasa, kendini üstün sanmasa, para pulla hava atmasa, heybetiyle caka satmasa sorun kalmayacak mı? Bu mu feminizmden anladığımız? Maksat sosyal mesajsa, “Kız Leyla” gibi bir şarkıya sesiyle imza atmış bir Sertab Erener yeter de artardı bize.
Ben bu şarkının nasıl bir beklentiyle, niçin yapıldığını, neye hizmet ettiğini anlayamadım. Bir süre sonra bir reklam filminin şarkısı oluverirse de şaşırmayacağım çünkü aklıma başka ihtimal gelmiyor.
Model dağıldıktan sonra sallantılı bir dönem geçiren, aslına
bakarsanız o zamandan bu zamana cepten yiyen Fatma Turgut, ilk solo albümü “Elimde
Dünya”nın habercisi “Bir Varmış Bir Yokmuş” adlı teklisini geçtiğimiz günlerde
Avrupa Müzik etiketiyle piyasaya sürdü.
Şarkının söz ve müziği Can Bonomo’ya ait. Düzenleme ise Barış
Ertunç, Hüseyin Deniz ve Ozan İnam tarafından yapılmış.
Can Bonomo çok karakteristik ve kendine has şarkılar yazan
bir şarkı yazarı ama doğrusu bu ya ben bile şarkıyı ilk duyduğumda bunun bir Bonomo
şarkısı olduğunu kestiremedim. Yani Fatma Turgut etkisi, Can Bonomo etkisinin
üzerine çıkmış ki iyi olmuş. Dahası Model etkisinden de sıyrılmış bir Fatma
Turgut duydum ben şu şarkıda. Daha olgun ve kendi yolunu ayırmış bir Fatma
Turgut var karşımızda ki muhtemelen albüm de bu minvalde olacaktır.
2017’de yayımlanan “Kâinat Sustu”dan bu yana Can Bonomo
cephesinden ses gelmiyordu. Başından bu yana her bir albümünde müziğinin üstüne
bir şeyler koyarak ilerleyen Bonomo’nun “Ruhum Belâ” adını verdiği yeni albümü
eli kulağında iken albümden ilk tekli “Bardak Taşıyor” geçtiğimiz günlerde Avrupa
Müzik etiketiyle yayımlandı.
“Bardak Taşıyor”, söz ve müziği Can Bonomo’ya ait bir şarkı,
düzenleme ise her zaman olduğu gibi yine Can Saban tarafından yapılmış.
Her bakımdan tipik bir Can Bonomo şarkısı “Bardak Taşıyor”.
İçinde eğlence de var, dram da, şiir de var, tiyatro da… Yine Can Bonomo’dan
başkasının yazamayacağı türden bir şarkı. Şahane bir bas gitar yürüyüşünün
üstüne gümbür gümbür vurmalılar, ince ince yerel tınılar, ateşi harlayan gitarlar
ve trompet.
Bir gün Türkiye’de Anrew Lloyd Webber tarzı bir müzikal
yapılacak olsa, onu en iyi Can Bonomo bestelermiş gibi gelir hep bana. Bunu ta Eurovision
şarkısı “Love Me Back”ten bu yana düşünürüm. “Bardak Taşıyor” bir kez aynı düşünceyi
düşürdü aklıma.
Sertab Erener, çok klişe ama tam anlamıyla kariyerinin “olgunluk”
dönemini yaşıyor. 2016’da yayımlanan “Kırık Kalpler Albümü” bu anlamda bir
dönüm noktası oldu. Sertab kendini ve müziğini yeniledi, Emre Kula işbirliğiyle
kendine ait yeni bir tarz yarattı. 2018’de sahnelenmeye başlanan Sertab’ın
Müzikali ile sahne performansı konusunda ne derece çıtayı yükseğe çıkardığını
göstermekle kalmadı, ‘90’lardan bu yana süregelen kariyerinin ne denli başarılar,
iyi şarkılar, iyi işlerle dolu olduğunu da bir kez daha hatırlattı.
Sertab Erener kimliğinden bağımsız olarak grubun solisti
olarak yer aldığı Oceans of Noise projesini bir kenara koyarsak, Sertab 2018’i “Bastırın
Kızlar” gibi talihsiz bir şarkıyla kapatacak gibiydi ama neyse ki yıl bitmeden
ikinci bir tekli daha yayımladı. Kala Müzik etiketiyle yayımlanan ve Aralık
ayında piyasaya çıkan bu yeni tekli “Belki de Dönerim” adını taşıyor.
Sözleri Can Bonomo’ya, bestesi Sertab Erener ve Emre Kula’ya
ait şarkının düzenlemesi de Emre Kula tarafından yapılmış. Teklide şarkının üç
farklı versiyonu yer alıyor. Akustik versiyonun düzenlemesini yine Emre Kula
yapmış, alternatif versiyonun düzenlemesi ise Ozan Yılmaz ve Hakan Polat’ın
elinden çıkmış.
Her üç versiyon da kendini başka sebeplerle dinletiyor;
üçünün de farklı müzikal tatları var ama zaten şarkı her şekilde iyi bir şarkı.
Can Bonomo’nun şiirli sözleri ve şarkının melodi örgüsü, yürüyüşü nefis. Sertab’ın
nüanslı yorumu da öyle.
(2 Nisan 2018 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Şöyle hakkınca bir saygı albümü yapmayı bir türlü beceremiyoruz galiba. Geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle piyasaya çıkan “Merhaba Gençler 2018” adı verilmiş Cem Karaca saygı albümü de bu genellemenin içinde yer alacak gibi gözüküyor.
Prodüktörlüğü Sude Bilge Demir tarafından yapılan albümde on üç Cem Karaca şarkısı ve bir de Cem Karaca anısına yazılmış müzikli şiir var. Şarkıların bir kısmı zamanında Cem Karaca’nın kaleminden çıkmış, bazıları ise başkaları tarafından yazılıp üstat tarafından seslendirilmiş. Fark etmez. Sonuçta her şeyden önce her söylediği şarkı onun hayat hikâyesinin bir parçası olmuş ya da en azından onun sesinde bizi hikâyesine inandırmış şarkılar. Hâl böyle olunca başka kim söylese aynı etkiyi veremeyeceği başından belli. Zaten bu önyargıyı kırmak da neredeyse imkânsız.
Bu bir yana, bir şarkıyı “cover” yapmakla, bir saygı albümünde seslendirmek arasında ciddi bir fark var. Bir şarkı yazarına saygı göstermek için şarkısını söylüyorsunuz ama şarkının sözlerinde, melodisinde değişiklik yapıyorsunuz. Belki de hayatta olsa asla kabul etmeyeceği değişiklikler… Her şeyden önce buna hakkınız yok. Sözgelimi bu albümde Fırat Tanış, o cânım “Sevda Kuşun Kanadında”yı Emirhan Cengiz’in düzenlemesiyle zaten yeterince sönük bir biçimde seslendirmemiş gibi bir de “aşk ne ustam” sözü “dedim ustam” olmuş. Niye ve ne hakla?
“Çok Yorgunum”un adı “Yorgunum Kaptan” olmuş mesela. “Bindik Bir Alamete Gedeyoz Kıyamete”de, kartonette bile sözler doğru şekilde yazılmış olmasına karşın “gidiyoruz” diye söylüyor Kök. Cem Karaca da bilmez miydi öyle söylemeyi?
Şarkı ve şarkıcı eşleşmesi anlamında şahsen beklentimi yüksek tuttuğum “Sen de Başını Alıp Gitme”nin Sıla yorumu maalesef ki albümün çıtasını düşüren işlerin başında geliyor. Hadi “Ne olur” yerine ısrarla “N’olur” demesini sineye çektik diyelim ama alkışı duymuş, ihaneti görmüş, ekmeğini bölmüş de yemiş o onurlu kadın ya da adam bu derece ezilir miydi bu şarkıyı söylerken? Sezen Aksu’nun “Git”i olsa anlardım ama bu şarkı öyle bir şarkı değil ki.
Şehirli bohem melankolisini bol bol anlatsın kendi şarkılarında, onu severiz yine ama konser kulisinde bile “bodyguard”larla oturan Teoman mümkünse “Tamirci Çırağı”nı söylemesin mesela artık.
Cem Karaca şarkıları denilince şahsen ilk onda bile aklıma gelmeyecek, Cem Karaca’dan değil Barış Akarsu’dan popüler olmuş “Islak Islak” albümün ticari kaygısını açık eden işlerden sadece biri. Ayrıca Mehmet Erdem’in albümlerini sever ve dinlerim ama bu şarkının onun için doğru bir şarkı olduğunu asla söyleyemem. Aynı şekilde Can Bonomo da kıymetlidir benim için ama “Namus Belası”nı seslendirirken sözlerin ne anlattığını tam olarak anladığından şüpheliyim. Hiç de öyle oyuncaklı, eğlenceli bir şarkı değil zira.
“Memlekette şarkıcı, grup kıtlığı mı var, neden Şevket Çoruh?” diye soracak gibi olduğumda albümdeki en iyi yeniden yorumlardan biri olduğunu fark edip susarım.
Halil Sezai’nin “Oh Be”si memlekete döndüğü için kendisine “dönek” diyenlere meydan okuyan ve tam tabiriyle “döndüm ulan size ne” diyen Cem Karaca’nın “Oh Be”si değil; araya sıkıştırılmış Sansar Salvo’nun dramatik “rap”ine rağmen değil. “Reggae” ritminde bir şarkı bulduk, suyunu çıkaralım versiyonu. Ara “intro”daki Halil Sezai doğaçlamasının başka açıklaması olamaz.
Bunlar ve bunlara benzer pek çok sebep var bu yazının ilk paragrafını bana yazdıran. Hepsi buraya sığmaz. İyi şeyler de yok mu? Elbette var ama bütünü kurtaracak kadar değil. Sözün özü; olmasa da olurmuş denilecek bir Cem Karaca saygı albümü daha var elimizde çünkü bundan önceki de bundan daha iyi değildi maalesef.
Bir de şu var ki, ta o zamanlar yazılmış, söylenmiş Cem Karaca şarkılarıyla bugünlere dair neler neler anlatabilmek mümkündü. Zaten onu yapamıyorsa bir Cem Karaca saygı albümü, Cem Karaca’dan geriye ne kalır ki? Kapaktaki gibi bir illüstrasyon mu sadece?
Dört yıl önce onu nasıl tanıdıysak, yine öyle. Stilize
giyimi, tarzı, zengin lügati, esprili ve şairane cümleleriyle nevi şahsına
münhasır bir genç adam. Sadece yeni albümüne değil, dünyaya, ülkeye ve müziğin
dışında (kendi deyimiyle) “icracısı” olduğu başka sanat dallarına dair de
konuşuyoruz.
(29 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Tazelenmiş Sertab Erener. Yenilenmiş, gençleşmiş. Müzik dünyasında uzun süreli iş-aşk ortaklıklarının bir zaman sonra müzikal verimi düşürdüğü bir sır değil. Örnekleri çok. Sertab’ın da “demire büründüm aşk ile” diyerek “post-Sezen Aksu” dönemine attığı ilk adım çok güçlü, çok sağlam olmuş, uzun süre de öyle devam etmişti. Şimdi ise Emre Kula var Sertab’ın hayatında. Hem yeni bir aşk, hem de yeni bir müzikal ortaklık bu. Belli ki Sertab’a iyi gelmiş. Bunu hem yeni albümünde hem de sahnedeki enerjisinde hissetmek mümkün.
(2 Şubat 2015 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
2012’de “Love Me Back” şarkısıyla kazandığı Eurovision yedinciliğinden sonra ikinci albümü “Aşktan ve Gariplikten”i yayımlayan, 2013 yılını tekli formatında yayımlanan “Kara” adlı şarkıyla geçiren Can Bonomo, üçüncü albümünü 2014’ün son günlerinde piyasaya sürdü. Avrupa Müzik etiketiyle yayımlanan bu yeni albüm, “Bulunmam Gerek” adını taşıyor.
Sadece bir şarkı yazarı değil Can Bonomo; bir de şiir kitabı yayımlamış bir şair aynı zamanda. Onu ilk tanıdığımızdan bu yana şarkı sözlerindeki hissedilir şairanelik de buradan geliyor. Kelimeleri evirip çevirmeyi, onlarla oyun oynamayı seviyor ve bunu hem kalemi, hem de sesiyle yapıyor. Kalemine bir itirazım yoktu ama ilk duyduğumuzda sempatik gelen şarkı söyleme biçimi, ikinci albümde sıkıcı bir hal almaya başlamış, ben kendi adıma Bonomo’nun şarkılarda ne söylediğini şarkı sözlerini okumadan anlayamaz hale gelmiştim. Neyse ki bu albümde bu handikabı aşmış görünüyor. Belli ki özen göstermiş ve alamet-i farikası haline gelen stilini de bozmadan, daha anlaşılır bir biçimde şarkı söylemeye başlamış. Bunun da etkisiyle şarkıları daha kolay dinlenilir hale gelmiş. Ama sadece bu kadar değil. Müziğinde de belirgin bir sadeleşme var Bonomo’nun. Daha olgun, daha ne istediğini bilen, daha telaşsız bir müzikal çizgi, albümün bütününde hissediliyor.
Söz ve müzikleri Can Bonomo’ya ait 10 şarkı var albümde. Düzenlemeleri ve müzik direktörlüğünü yine Can Saban yapmış. Kayıt ve “mix” ise Ali Rıza Şahenk tarafından yapılmış. Onlar bir ekip artık ve bu ekip ruhu hem müzikal bütünlük, hem de “sound” anlamında tutarlılık olarak albüme yansıyor.
Başından beri “İstanbul müziği” tanımlamasını yakıştırıyor kendi müziğine Can Bonomo. Haksız da sayılmaz. Hem binlerce yıllık geleneksel müzikten, Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin ve hatta bir dönem İstanbul eğlence hayatına damgasını vuran Beyaz Rusların müzikal zenginliklerinden, Osmanlı saray müziğinden ve bugünün kozmopolit metropolünün müzikal çeşitliliğinden izler taşıyan bir melodik örgüsü var Bonomo şarkılarının. Can Saban’ın düzenlemeleri de bu hesapsız kitapsız, hatta yer yer matematiksiz, tamamen içtenlikle yazılmış ama bu nedenle de kimi kez çok karmaşık şarkıları dinleyiciye en doğru biçimde aktarabilmenin formülünü bulmuş gözüküyor.
Albümün ilk klip şarkısı olarak seçilen “Tastamam”, kolay algılanabilecek bir aşk şarkısı olarak albüme dikkat çekmek için doğru seçim gibi gözüküyor (albümün bütünündeki ama özellikle de bu şarkıdaki yaylı sazlar kompoziyonu için Can Saban’a fazladan bir tebrik de sunalım yeri gelmişken .) Ancak bana kalırsa albümün asıl “hit”i “Hikâyem Bitmedi” olabilir. Açılışı yapan “Dem”deki Andrew Lloyd Weber müzikalleri havasına bayıldım ki Bonomo şarkılarında (misal “Love Me Back”de) yer yer karşımıza çıkan ve ona çok da yakışan bir şey bu.
“Senin Olmadan Ölemem”, neredeyse bir ‘70’li yıllar İlham İrem şarkısı naifliğinde. Bonomo’nun Sattas grubundan Orçun Sünear’la düet yaparak seslendirdiği “reggae” ritimli “Kaçak” çok eğlenceli, Nazım Hikmet’e bir selam çakan “Bahr-i Hazer” ise kelimenin tam anlamıyla nefis. Bir senfoni gibi başlayıp folklorik öğelerle devam eden “Bulunmam Gerek”, neşeli bir demlenme şarkısı olan “Resmini Görünce” ve “rock”a yakın duran “Bir Çocuk Yaralı”, uzun yıllar sonra bile dinlenilebilecek Bonomo şarkıları olarak albümü bütünlüyor. “Her Kız Başka” ise albümün en gündelik dilde, en yeni yetme şarkısı gibi duruyor.
Aytekin Yalçın tarafından çekilen fotoğraflar ve Emrah Kavlak’a emanet edilmiş görsel tasarım ise gereğinden fazla ağırbaşlı. Bana kalsa daha renkli bir görselliği tercih edebilirdim. Buna karşın albüm her bir şarkısıyla hem Can Bonomo kariyerinin hem de son dönemlerin en iyi albümlerinden biri olmaya aday.
Can Bonomo’nun ikinci albümü “Aşktan Ve Gariplikten” piyasaya çıkalı tam bir yıl oluyor. Bu sürede sadece iki şarkıya klip çekildiği düşünülürse albümün miadını doldurduğu söylenemez. Ben kendi adıma albümde popülere en yakın şarkılardan biri olan “Olmaz Sensiz”in de bir kliple servis edilmesini bekliyordum. Ancak gelin görün ki tekli formatının lüksü tam da bu noktada başlıyor. Bir şarkı yapıyorsunuz ve yeni bir albüm yapmayı beklemeden onu dinleyicilerle paylaşabiliyorsunuz. Bonomo da öyle yapmış. We Play etiketiyle dijital platformlarda servis edilen “Kara”, incelikli sözleri ve etkili melodisiyle bildik Can Bonomo müziğinin (kendi tabiriyle “İstanbul müziği”nin) sınırları içerisinde dolaşırken, Can Saban’ın şahane düzenlemesiyle göz dolduruyor. Bonomo sevenlerdenseniz, “Kara”ya kayıtsız kalmanız mümkün değil. Üstelik Can kendi stilini de bozmadan, daha net ve temiz söylemiş bu defa. Sözler ilk dinleyişte anlaşılabiliyor.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.