KENAN DOĞULU HARBİYE AÇIK HAVA KONSERİ 27 HAZİRAN 2019
Kenan Doğulu tam olarak kaç yaşında? Konserden sonra açıp
baktım Google’dan. 45 yaşındaymış. ‘80’li yılların dergilerinden birinde bir
Şükran Ay haberine denk gelmiştim bir vakitler. Başlık aynen şöyleydi: “40
Yaşında Bir Çınar”. Tövbeler olsun! O ara Elhan’la biz de 40’lı yaşlarımızın başlarındaydık.
Aramızda bir espri konusu olmuştu bu. “Huhahaha çınar hihohohi çınar!” filan
diye takılıyorduk birbirimize. Öyleydi ama… Eskiden bırakın 40’ı, 30’larında
biri bile basbayağı feleğin çemberinden geçmiş, ununu elemiş, eleğini asmış
sayılırdı. Hele 45’e geldiysen artık bildiğin yaşlıydın.
Mabel Matiz 2018’de piyasaya çıkan “Maya” albümünün tadını
çıkarmaya devam ediyor. Yazı konserlerle geçirdi, hâlâ devam ediyor, bir yandan
da şarkılarını kliplerle dolaşıma sokuyor. Bugün itibariyle de albümdeki favori
şarkılarımdan biri olan “Mendilimde Kırmızım Var” yayına verildi.
Söz ve müziği Mabel Matiz’e ait şarkının düzenlemesi Sabi
Saltıel’e ait. Klip ise Erhan Arık tarafından çekilmiş. Adıyaman’da, Nemrut’ta
çekilen klip bir masalı, bir destanı, bir halk öyküsünü anlatıyor adeta. Bir
kısa film gibi. Şarkı da öyle değil mi zaten?
Mabel doğduğu toprakların kokusunu, rengini, tadını
şarkılarına ve kliplerine nakış nakış işliyor. Çok başka şarkı yazarlığının,
çok başka şarkıcılığının ve müzik piyasasında var oluş, ayakta duruş biçiminin
ötesinde onu farklı ve kıymetli kılan şeylerden biri de bu. Unuttuklarımızın
izini sürüyor. Ya da gözümüzün önünde olup da görmediklerimizin.
“Kenan Doğulu bile buradan yedi!” diye bağırıyordu seyyar
köfteci. Hava çok güzeldi. Köfte kokuları da öyle. Konser bitmişti. Etraftaki
bütün taksiciler uzak mesafeye götürecek müşteri arıyordu. Ancak bir konser
kadar, bir film kadar, bir albüm, bir kitap kadar sürerdi hayatın
sertliklerinden uzaklaşmanız. Sonra hoooop tekrar içine çekerdi sizi gerçekler.
Taksicilerin “Bakırköy, Bostancı, Bakırköy!” köftecinin “Gel abi gel, Kenan
Doğulu bile buradan yedi!” nidaları gibi.
(KENAN DOĞULU HARBİYE AÇIK HAVA TİYATROSU KONSERİ 25 HAZİRAN 2016)
Konser boyunca iki farklı pantolon giydi Kenan Doğulu. İki
de farklı kemer taktı doğal olarak. Ama her iki kemerin de ucu pantolon
köprüsüne takılmamış, serbest bırakılmış ve sol taraftan aşağı doğru sarkmış
vaziyetteydi gece boyunca. Belli ki bilerek yapılmıştı. Ajda ise bundan 36 yıl
önce aynı şeyi bilmeden yapmıştı. Dolmabahçe Sarayı’nın ön cephesinde yapılan TRT
çekiminde kocaman güneş gözlükleri ve her zamanki doğaçlama dans stiliyle
yanındaki iki erkek dansçıya havalı havalı eşlik etmeye çalışıyor, bir yandan
da “Bambaşka Biri”ni söylermiş gibi yapıyordu. Üzerindeki yeşil bluzla aynı
renk örme kemerinin ucu her nasılsa sarkık kalmıştı. İki yıl filan sürdü o moda.
Hepimiz örme kemer taktık, ucunu da aynen öyle sarkıttık. O zamanlar memleketin
yegâne “trendsetter”ı Ajda’ydı çünkü. Şimdi Kenan’dan özenip de kemerini
sarkıtan olur mu bilmem. Artık herkes kendi çapında “trendsetter” çünkü.
(4 Şubat 2013 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Hem Yüksek Sadakat’in bir elemanı, şarkı yazarı ve müzisyen, hem de müzik eleştirmeni olarak tanıdığımız Kutlu Özmakinacı’nın “K”sı, yıllardır müzik piyasasının içinde olmasına karşın bugüne dek iki albüm yayımlamış Sibel Gürsoy’un “S”si ve Selçuk Sami Cingi, Burak Gültekin, Halili İbrahim Işık ve Volkan Öktem’den kurulu Esas Çocuklar’ın “EÇ”sinden adını alan SKEÇ, “Okyanus” adı verilmiş ilk albümüyle, 2012 yılının Aralık ayında dinleyici karşısına çıktı.
Her biri kendi alanında yol almış, isim yapmış müzisyenlerin bir araya gelip ortak bir proje üretmesi Türkiye’de çok sık rastlanan bir şey değil. Bu bile tek başına albümü ilginç ve merak edilir kılıyor. Ve beklenildiği üzere, ortaya çıkan iş, dinleyici hayal kırıklığına uğratmıyor.
Sony Müzik etiketiyle yayımlanan albümde söz ve müzikleri Kutlu Özmakinacı tarafından yazılmış 10 şarkı var. Düzenlemelere ağırlıklı olarak Selçuk Sami Cingi ve Kutlu Özmakinacı imza atmış, bazı şarkılarda ise albümde çalan müzisyenler de düzenlemeye katkı sağlamış. Zaten bu ortak ruh, işinin ehli müzisyenlerin güç birliği, albümün her dakikasında hissediliyor. Düzenlemeler, icralar ve kayıt kelimenin tam anlamıyla kusursuz.
Özmakinacı, grubun müziğini “yetişkin pop” olarak tanımlıyormuş. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de “ergen pop” denilen bir kavramın baskın varlığı söz konusu iken, bu tanım yerine cuk oturuyor. Çünkü hem müzikal anlamda, hem de şarkı sözlerinde hissedilir derecede yetkin, olgun, demini almış bir tavır gösteriyor SKEÇ. Bir yanıyla Bülent Ortaçgil-Zuhal Olcay ya da Leman Sam-Vedat Sakman işbirliklerindekine benzer bir olgunluk bu; bir yanıyla da şablonlarla sabitlenmemiş, çerçevesi dar tutulmamış, yeni ve benzersiz, bu yüzden de kıyas kabul etmeyecek bir yetkinlik.
Bu anlamda Kutlu Özmakinacı ve Selçuk Sami Cingi’yi “rock” müzisyeni, Sibel Gürsoy’u ise caz/pop solisti olarak tanıyor olmamız, albümde duyacaklarımızla ilgili bir fikir vermeye yetmiyor. Çünkü caz, pop ve“rock”ın yanı sıra, etnik pop, Latin ve Akdeniz müziklerinden soslar var bu “Okyanus”un içinde. Albümden ilk servis edilen ve klip çekilen Endülüs etkili “Heves”, nefis bir pop-caz örneği olan “Uzaktaki Yakın”, ‘70’ler Anadolu-popundan izler taşıyan “Okyanus” ve “Meçhul Asker” albümün ilk dinleyişte dikkat çeken şarkıları. “Meçhul Asker”de Kutlu Özmakinacı’yı şarkı söylerken dinlemek de albümün sonuna saklanmış bir sürpriz. Yıllardır kıymeti yeterince bilinmemiş Sibel Gürsoy’un ne derece iyi bir şarkıcı, Kutlu Özmakinacı’nın ise “rock” türü dışında da ne denli iyi şarkılar yazabilen bir söz yazarı ve besteci olduğu bu albümle bir kere daha tescilleniyor ki meydanın kötü şarkı söyleyen (hatta hilafsız şarkı söyleyemeyen) solistlere ve fabrikasyon üretime geçmiş yeteneksiz bestecilere kaldığı bir dönemde bu albümden çıkarılacak ders bu kadar da değil. Bora Tarhan imzalı kapak fotoğrafları ve Mazhar Bilgiç tarafından yapılan kartonet tasarımı dahi bir albüme gösterilen özenin nasıl sonuçlar vereceğinin ispatı gibi.
Önümüzdeki dönemde hem bu albümün arkası gelmeli, hem de Özmakinacı’nın daha fazla şarkısı, daha fazla albümde yer almalı, Sibel Gürsoy gibi bir ses çok daha fazla duyulmalı, dinlenilmeli. Umarım öyle olur.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.